Çağımızın küresel ekonomisi, işletmelerin ve bireylerin başka ülkelerde faaliyet göstermelerini daha da kolaylaştırıyor. Ancak bu durum, genellikle aynı gelirin birden fazla ülkede vergilendirilmesi sorununu da beraberinde getiriyor. İşte bu noktada devreye çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları girmekte.
Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları, aynı gelirin birden fazla ülkede vergilendirilmesini önlemek ve böylece uluslararası ticaret ve yatırımları teşvik etmek için düzenlenen hukuki sözleşmelerdir. Bu anlaşmalar, ülkeler arasında vergi uyuşmazlıklarını çözmek ve vergi kaçakçılığını önleme konularında da etkin olmaktadır.
Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye arasındaki anlaşma, her iki ülke için de oldukça önemli. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin yoğun olması, anlaşmanın her iki taraf için de vergi mükelleflerine öngörülebilirlik ve hukuki belirlilik sağladığı anlamına gelir.
Amerika - Türkiye Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması Nedir?
Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması, aynı gelirin iki farklı ülkede vergilendirilmesini önlemeyi amaçlayan uluslararası sözleşmelerdir. Bu anlaşmalar, vergi yükümlülüklerinin belirsizliği ve öngörülemezliği yatırımcılar için risk faktörü olduğundan, uluslararası ticaret ve yatırımların teşvik edilmesi amacıyla ülkeler arasında imzalanır.
ABD ve Türkiye arasında 1996 yılında imzalanan ve 1998 yılında yürürlüğe giren bu anlaşmanın temel amacı, her iki ülkede de faaliyet gösteren şirketlerin ve bireylerin çifte vergilendirme sorunundan korunmasını sağlamaktır.
Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması, uluslararası vergi hukukunun temel unsurlarından biridir ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün model vergi anlaşması temel alınarak oluşturulmuştur. Bu anlaşma, vergilendirilebilir gelir türlerini, vergilendirme hakkını hangi ülkenin elinde tutacağını ve anlaşmanın hangi durumlarda uygulanmayacağını belirler.
Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye arasındaki anlaşma, özellikle faiz, telif hakkı, patent, ticari marka ve hizmet gelirleri, emeklilik gelirleri ve gayrimenkul gelirleri gibi alanları kapsar. Anlaşma, iki ülkenin vergi mükelleflerinin hangi durumlarda vergilendirip vergilendirilmeyeceğini de belirtir.
Örneğin, bir Amerikan şirketi Türkiye'de sabit bir fiziksel işyeri olmadan iş yaparsa, bu şirketin sadece Türkiye'de elde ettiği gelir üzerinden vergilendirilir. Ancak bu durum, anlaşmanın ayrıntılarına ve şirketin faaliyetlerinin niteliğine ve detaylarına göre değişebilir.
Anlaşmanın Kapsadığı Durumlar
Anlaşma, gelir vergisi, kurumlar vergisi ve miras vergisi gibi doğrudan vergileri kapsar. Fakat buna kıyasla Katma Değer Vergisi (KDV) gibi dolaylı vergiler, anlaşma kapsamında yer almaz. Amerika’daki gelir vergisi sistemi Türkiye’nin aksine eyaletten eyalete göre değişebilir ve bazı eyaletlerde bireysel gelir vergisi yoktur.
Anlaşmanın kapsadığı bir diğer önemli konu, hangi türden mükelleflerin anlaşmadan yararlanabileceğidir. Genel olarak anlaşma, her iki ülkede de vergi mükellefi olan bireyler ve kurumlar için geçerlidir. Bu durum hem ülkede fiziksel olarak işletmesi bulunan hem de bulunmayan mükellefler için geçerlidir.
Fakat dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki, fiziksel olarak işletmesi bulunmayan mükellefler için anlaşmanın geçerli olup olmaması, belirli koşullara ve istisnalara göre farklılık gösterebilir.
Ayrıca anlaşma, hangi gelir türlerinin anlaşma kapsamındaki hükümlere tabi olduğunu da belirtir. Amerika ve Türkiye arasındaki çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması özellikle aşağıdaki gelirleri kapsar:
- Faiz
- Telif Hakkı
- Patent
- Ticari Marka
- Hizmet Gelirleri
- Emeklilik Gelirleri
- Gayrimenkul Gelirleri
Bir örnekle açıklamak gerekirse, bir Türk şirketi Amerika’da şirket kurarsa ve bu yan kuruluş olan şirket kar elde ederse, bu karın vergilendirilmesi Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması doğrultusunda düzenlenir. Bu durumda yan kuruluşun gelirleri genellikle sadece Amerika’da vergilendirilir.
Ayrıca bakınız: Amerika'da Şirket Kurmak için En Avantajlı Eyaletler
Diğer bir yandan, bahsi geçen yan kuruluşun gelirleri Türkiye'ye aktarılırsa, bu gelirler Türkiye'de de vergilendirilebilir. Ancak anlaşma, bu tür durumlar için bir vergi indirimi ya da muafiyet sağlamaktadır.
Bu anlaşmanın ayrıntıları, özellikle çok uluslu şirketler için karmaşık olabilir ve uzman vergi danışmanlığı gerektirebilir. Bununla birlikte anlaşmanın temel hedefi, hem ABD'de hem de Türkiye'de faaliyet gösteren mükellefler için vergi yükünün hafifletilmesi ve vergilendirme konusunda öngörülebilirlik sağlanmasıdır.
ÇVÖA aynı zamanda, vergi ihtilaflarının çözümüne yardımcı olacak mekanizmaları da içerir. Örneğin bir mükellef, hem ABD'de hem de Türkiye'de vergilendirme konusunda bir anlaşmazlık yaşarsa bu anlaşmazlık, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması hükümlerine göre çözülür.
İstisnai Durumlar ve Özel Hükümler
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması (ÇVÖA) genelde standardize edilmiş hükümler içerirken, her anlaşma belirli ülkelerin özel durumlarını ve ihtiyaçlarını dikkate alır. Bu nedenle, Amerika ve Türkiye arasında bazı özel hükümler ve istisnai durumlar içerir.
Öncelikle, Amerika ve Türkiye arasındaki ÇVÖA, belirli türden gelirlerin vergilendirilmesine dair bazı özel hükümler içerir. Örneğin anlaşma, emeklilik gelirlerinin ve de özellikle sosyal güvenlik ödemelerinin vergilendirilmesinde ödemelerin yapıldığı ülkenin vergi hukukuna tabi olduğunu belirtir.
ÇVÖA’nın bir diğer istisnai durumu ise Türkiye'deki bir bankanın ABD'deki bir mükellefe ödediği faiz gelirlerinin, sadece Türkiye'de vergilendirilmesi gerektiğini belirtmesidir. Ancak bu hüküm, ABD'nin Türkiye'deki bankadan faiz geliri elde eden mükellefler için çifte vergilendirme riskini ortadan kaldırır.
Anlaşma ayrıca her iki ülkenin vergi kanunlarına özgü bazı özel durumları dikkate alır. Örneğin Amerikan vergi kanunları, belirli türden Amerikan şirketlerinin yabancı şirketlere yaptığı ödemelerde vergi kesintisi yapmayı gerektirir. ÇVÖA bu tür bir vergi kesintisi durumunda, Türk şirketlerinin ABD'den bir vergi indirimi ya da vergi iadesi talep etme hakkına sahip olduğunu belirtir.
Belirli durumlarda, çifte vergilendirme riskini ortadan kaldırmak için özel hükümler gerekebilir. Örneğin, bir şirketin hem ABD'de hem de Türkiye'de faaliyet gösteren bir yan kuruluşu varsa ve bu yan kuruluş kar amacı güdüyorsa, bu durum çifte vergi riski oluşturabilir. Ancak ÇVÖA, bu tür durumlar için bir vergi indirimi ya da vergiden muafiyet sağlar.
Anlaşmanın Uygulanması ve İlgili Diğer Hususlar
Amerika ve Türkiye arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması bir çerçeve sağlamakla birlikte, anlaşmanın uygulanması ve ilişkili diğer hususlar da önemlidir.
Anlaşmanın uygulanması genellikle vergi beyannameleri ve diğer belgelerin sunulması yoluyla her iki ülkenin vergi dairesi tarafından gerçekleştirilir. Bir mükellef, hem ABD'de hem de Türkiye'de vergi beyannamesi sunmalı ve her iki beyanname de çifte vergilendirmeyi önleme hükümlerine uygun olmalıdır.
Bu beyannamede her iki devlete de sunulması gereken bazı belgeler ve bilgiler vardır. Bu belgelerin genel olarak, belirli bir vergi yılı için hangi gelirlerin hangi ülkede vergilendirileceğini belirtmesi gerekir.
Öte yandan mükelleflerin vergi yükümlülüklerini doğrulamak ve çifte vergilendirmeyi önlemek için ülkelerin vergi daireleri arasında bilgi alışverişi de söz konusu olabilir. Bu bilgi alışverişi, çoğunlukla vergi kaçakçılığını önlemek ve vergi kanunlarının etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak için de kullanılır.
Bu yazımızda Amerika ile Türkiye arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması konusuna değindik. İki ülkede de iştirakleri bulunan şirketlerin dikkatle takip etmesi ve doğru hukuki kararlar üzerinden ilerlemesi gelecekte oluşabilecek cezai yaptırımları engellemek adına oldukça önemlidir.
Siz de konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak ya da Amerika’da şirketinizi büyütmek, Amerikan vergi sistemi hakkında bilgi almak için bize mesaj gönderebilir ya da Calendly üzerinden randevu alarak görüşebilirsiniz.